Masum dizisi ile de yakından tanıdığımız Berkun Oya tarafından yönetmenliği ve senaristliği üstlenilen Bir Başkadır dizisi 12 Kasım’da Netflix üzerinden gösterime girmişti.
8 bölümden oluşan dizinin oyuncu kadrosunda Öykü Karayel, Fatih Artman, Funda Eryiğit, Defne Kayalar, Tülin Özen, Alican Yücesoy, Nesrin Cavadzade, Derya Karadaş, Bige Önal, Settar Tanrıöğen, Öner Erkan ve Gökhan Yıkılkan gibi isimler yer almaktadır.
Bir Başkadır fragman
Yabancı ülkelere de pazarlanan dizinin “Ethos” ismiyle yayınlanması dikkat çekmektedir –ki Ethos kelimesinin anlamına bakıldığında bu ismin diziyi nasıl tarif ettiği de apaçık görülmektedir.
Ethos; kişinin, aktarılan geleneksel değer kurallarını sorgulaması ve kavramasına bağlı olarak iyiyi gerçekleştirmek üzere bu kuralları alışkanlığa dönüştürmesini ve erdemli bir tavır veya huy olarak edinmesini ifade etmektedir.
(Coşkun, 2019: 516).

Konuşamamak
+Konuşabiliriz istersen, sohbet edebiliriz.
-Ne konuda?
İletişim; insanın biyolojik, psikolojik ve toplumsal varlığını üretebilmesinin ve geliştirebilmesinin zorunlu koşulu olan düşünsel ve ilişkisel faaliyetler bütünüdür (Erdoğan, 2011: 37).
Erdoğan’ın da ifade ettiği gibi iletişim, insanın kendi varlığını sürdürebilmesi için zorunlu bir ihtiyaçtır. İnsan hayatında böylesine önemlilik ve vazgeçilmezlik atfedilen iletişimin zorunluluğundan bahsedilirken nasıl olur da iletişimsizlik mümkün kılınabilir? İşte, tam bu noktada Bir Başkadır dizisi alt metinleri beraberinde izleyicilerine şu başlıkları teğet geçmektedir; önyargı, kutuplaşma, mahalleler, tartışma.
Bir kimseye karşı birtakım şart, olay ve görüntülere dayanarak önceden edinilmiş olumlu veya olumsuz yargılarla yaklaşmak, o kişiyle aramızdaki gelişen iletişimin hangi perspektifinden bahsedebiliriz? Ya da bir kimseyi ya da kimseleri dini, dili, cinsel tercihi, ideolojisi, kültürü sebebiyle ayrıştırmak, ayrıştırmaya çalışmak; kutuplaştırmak iletişimin hangi boyutudur? Ve belki de en önemlisi bunların toplamı olarak insanlara karşı önyargılı davranmaktan ve onları kutuplaştırmadan edemediğimiz için ki onların duygularını, içinde bulundukları durumları ya da davranışlarındaki motivasyonu hiçbir zaman anlayamayacak ve içselleştiremeyeceğiz; empati kuramayacağız.
Bu bağlamda bakıldığında önyargı ve kutuplaştırmadan ne zaman vazgeçer de empati kurma, kurabilme güzelliğini gerçekten yüreğimizde hissederek gerçekleştirebilirsek o vakit gerçek bir iletişimden bahsedebiliriz. Tıpkı dizide geçen şu replik gibi: Kaynayan suyu dökmemek gerekiyor kahvenin üstüne, kahveyi yakmamak için.
Ani sinirle hareket etmek yerine bir dakika durup soğumayı beklemeli insan.
Birini ilk görüşte, tüm önyargılarını boca etmemeli insan.
Tıpkı dizinin tanıtımında da söylendiği gibi;
Hayatları farklı, hayalleri farklı, korkuları farklı. Birbirlerine zıt görünseler de yolları kesiştiğinde sınırlar ortadan kalkacak ve hepsi birbirinin hayatına dokunacak.
İşte, bütün o farklı sanılan hayatlar, aslında ne kadar da iç içe ve temas halinde yaşamaktadır.
Önyargı ve kutuplaştırmadan uzak, empatiye ise yakın olmanız bir yaşam dileklerimle.
Kaynakça
Coşkun, S. (2019). Ahlak Felsefesi Bağlamında Sorumluluk ve Özgürlük İlişkisi.
Beytulhikme Int J Phil 9 (2): 515-533.
Erdoğan, İ. (2011). İletişimi Anlamak. Erk Yayınları, Ankara.
Yorumlar
Loading…