Fi

Dikkat et! Fi; anlamını, kendi derinliğinde saklıyor. İşte, bu derinliği yakalayamayanlar, yalnızca ihtiras dolu bir aşk hikayesi izlediklerini zannediyor! Peki, nedir bu derinlik?

Öncelikle belirtmek isterim ki; Fi dizisini analiz etmek üzere ele aldığım bu yazıyı yazmaya başlamadan önce kendime birçok soru yönelttim; dizinin uyarlandığı kitaplardan mı, yazarından mı bahsetsem? Ya da ilk kez Fi dizisi ile sesini duyuran Puhu TV projesini mi ele alsam? Yoksa direkt naçizane analizime mi geçiş yapsam?

Bu soruları, kendimce bir filtreden geçirdikten sonra, hepsinin de yazıda olması gerektiği sonucuna vardım. “Ne gerek vardı ki?” diye soracak olursanız eğer; çünkü eksik kalacakmış gibi hissettim. Açıkçası bu sorulardan bir tanesinin bile yanıtı yer almayınca yazdığım yazı tamamlanamayacakmış, eksik kalacakmış, doyuma ulaşamayacakmış gibi geldi. Bu nedenle ki; bu yazım, zannımca diğer yazılarımdan daha yoğun bir analiz barındıracak ama çorba da olmayacak… Öyleyse başlayalım!

Fi

Azra Kohen’in Fi, Çi, Pi kitaplarından uyarlanarak ilk kez 31 Mart 2017’de Puhu TV’de seyircinin karşısına çıkan Fi dizisinin yönetmenliğini Mert Baykal, senaristliğini Nükhet Bıçakçı, yapımını Kerem Çatay, müzik danışmanlığını ise Zeynep Dinçer üstlenmiştir ve iki sezon süren dizi, 16 Haziran 2017’de ise veda etmiştir diyerek prodüksiyon hakkında kısa bir paragraf paylaşıyor, hemen sonrasında ise yazar Azra Kohen’den ve dizinin uyarlandığı kitap isimlerinin anlamlarından bahsederek, Fi hakkında naçizane analizime geçiş yapmak istiyorum. Öyleyse devam edelim!  

Azra Kohen’i tanıyalım…

Azra Kohen, “Azra Sarızeybek” ismiyle 1979 yılında İzmir’de dünyaya geldi. İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin Radyo, Televizyon ve Sinema bölümünden mezun olduktan sonra eğitim hayatına Kanada’da bulunan Ottawa Üniversitesi’nde devam etti. İngilizce ve İtalyanca bilmektedir. Ayrıca 2018’de “Elele Avon Yılın Yazarı” ödülüne layık görülmüştür.

Fi

Peki, nedir bu Azra Kohen’in yazmış olduğu Fi, Çi, Pi?

İlk kez yazarlık kariyerine Fi, Çi ve Pi üçlemesini yazarak başlayan Azra Kohen, verdiği bir röportajda “Umurumda bile değil yazarlık ve edebiyat! Hâlâ kendimi yazar olarak görmüyorum” sözlerini söyledikten sonra yazmanın kendisi için bir ihtiyaç olduğunu ifade etmiş ve ‘dünyayı değiştirmek’ amacıyla kaleme aldığı Fi, Çi, Pi adındaki üçlü seriyi yazmaya başladığını açıklamıştır.

Fi Çi Pi

Fi

Altın oran ismiyle de bilinen fi; matematik ve sanatta, bir bütünün parçaları arasında gözlemlenen, uyum açısından en yetkin boyutları verdiği sanılan geometrik ve sayısal bir oran bağıntısıdır. Azra Kohen, verdiği bir röportajda “Fi” kavramının; ateş, ihtiras ve güzellik anlamına geldiğini belirtmiştir.

Çi

Geleneksel Çin kültürü ve tıbbının temel kavramlarından birisi olan Çi; mevcut olan her şeyde yer alan “hayat gücü” veya “spiritüel enerji” olarak bilinir. Azra Kohen verdiği bir röportajda “Çi” kavramının; suyun buz hali, yaşam enerjisi anlamına geldiğini belirtmiştir.

Pi

Bir dairenin çevresinin çapına bölümü ile elde edilen irrasyonel matematik sabiti olan Pi, ismini Yunanca’da περίμετρον (çevre) sözcüğünün ilk harfi olan π’den alır. Azra Kohen verdiği bir röportajda “Pi” kavramının, topraktan başını uzatan filiz, yani hayat anlamına geldiğini belirtmiştir.

Fi

İlk orijinal yapımı Fi ile sesini duyuran Puhu TV’ye de bakmadan geçmek olmaz…

Puhu TV, Doğuş Holding çatısı altında kurulan, internet üzerinden hizmet veren bir medya sağlayıcısıdır. Bilgisayar, mobil cihazlar ve akıllı televizyonlar üzerinden erişilebilen uygulama yayınlarının yanı sıra film, dizi, çocuk türlerinde yerli içerikler sunmaktadır. Puhu TV’nin ilk orijinal yapımı ise Fi adlı dizidir.

Fi

Evet, şimdi gelelim Fi’ye…

Dizinin yapımını üstlenen Kerem Çatay’ın CEO’su olduğu Ay Yapım şirketinin internet adresinde diziye dair açıklama şöyle paylaşılmıştır:

Bir adam bir kadını sever ve dünya değişir. Ama hayatı kökten değiştiren, aşkı değil, aşkına ulaşabilmek için cesaret edebildikleridir. O kişiye duyduğu aşkın acımasızlığında öylesine büyük fırtınalar başlatır ki, sonunda, dokunduğu her şeyi yıkar. Ve bazen… Hayatın kendini yenilemesi için önce her şeyin yıkılması şarttır.

Hem söz konusu bu açıklamaya hem de diziye istinaden bakıldığında çoğu izleyici, diziyi; ‘takıntılı bir adamın aşk hikâyesi’ olarak yorumlamaktadır. Azra Kohen’in asıl anlatmak istediği ise dizinin derinliğinde saklıdır ki bu derinliği yakalayamayanlar ise yalnızca ihtiras dolu bir aşk hikâyesi izlediklerini zannederler.

Fi

Peki, nedir bu derinlik?

Dizide anlatılan 12 karakterin tamamı da sanat, siyaset, bilim, aşk, nefret gibi soyut kavramlardan etkilenmiş ve davranışları ile tepkime oluşturmuşlardır. Bu anlamda Azra Kohen’in üzerinde durduğu yalnızca bir aşk hikâyesi değil, bu hikâyenin dâhil olduğu karakterlerin davranış biçimleridir.

Azra Kohen sosyal medya hesabından yapmış olduğu paylaşımla da 12 karakterin 12 burca göre tasarlandığını ve Amerikan Psikologlar Derneği Kitabı’ndan faydalanarak, karakterlerin o kitaptaki kişilik bozukluklarını temsil ettiğini açıklamıştır.

Fi

Fi ve etik dışı davranışlar

Dizinin ana karakterlerinden olan Can Manay, hem üniversitede psikoloji dersleri veriyor hem de kendi televizyon programında terapi yapıyor. İyi de bu ne kadar etik? Bakalım…

Sır saklama yükümlülüğü

Dizinin kaçıncı bölümündeydi, hatırlayamadım fakat canlı yayında kendi belirlediği konuklara terapi yapan Can Manay, çağırdığı konukların bilinmeyen yönlerini deşifre ederek izleyiciyle buluşturuyor. İşte tam da bu noktada Türkiye Psikiyatri Derneği, belirlemiş olduğu etik kurallara göre diyor ki; “canlı yayında terapi yapmak, bunu iddia etmek etik değildir!”

Fi

Bilginin kötüye kullanılması

Can Manay’ın televizyon programını yaptığı kanalın sahibi yine ana karakterlerden Sadık Murat Kolhan’dır. İkisi arasındaki çatışmalar sürekli devam ederken, Can Manay, Sadık Murat Kolhan’ın yapmak istemeyeceği şeyleri ileri sürer ve yapmaması halinde de elindeki bilgileri aleyhine kullanacağını belirtir. Bu noktada da yine Türkiye Psikiyatri Derneği, bilginin kötüye kullanılması anlamında etik ilkelerin ihlal edildiğini hatırlatıyor. Anlaşılan o ki Fi dizisi, etik anlamda sınıfta kaldı.

Fi

Fi ve ürün yerleştirme

Ürün yerleştirme konusunda ise Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) kısıtlamaları ile karşı karşıya olan televizyon yapımlarının aksine dijital medya platformunda kendine özgür bir alan bulan Fi dizisinin yapım ekibi, bu özgürlüğü sonsuza kadar kullanmış ve yapımda Samsung ürünleri başta olmak üzere pek çok marka ürün yerleştirme yapmıştır.

Bu anlamda Fi-Çi-Pi hikâyesini dijital yayıncılığa uyarlarken ürün yerleştirme anlamında uygun sahneler yaratmak, hem hikâyeyi okuyanları hem de yapımı izleyenleri büyük hayal kırıklığına uğratmaktadır. Yapımın maliyetini karşılamak üzere yapımcılar tarafından deformasyona uğratılan hikâye, asıl amacından saptırılmaktadır; sonunda ise iki farklı eser meydana gelmektedir. Bununla beraber yüksek izlenebilirlik sağlamak adına hikâyenin orijinal halinde değişikliğe gidilmek istenmesi ile izleyicileri ekran başında tutmak amaçlanmaktadır. Bu anlamda ise dizide Özge Egeli’yi canlandıran Berrak Tüzünataç, Vodafone Red’in sponsoru olduğu gala gecesinde tam da şöyle demiştir: ’’İzlenebilirliği arttırmak adına kitaptan değişiklikler yaptık. Karakterleri biraz farklılaştırdık.”

Fi

Tam da altını çizdiğim bu noktalar, dizinin uyarlandığı kitapların yazarı Azra Kohen’in de gözüne çarpmış olsa ki, diziyi bitirme kararı aldı. İşte, Azra Kohen’in katıldığı bir radyo programında paylaştığı o açıklaması:

Birinci sezonda ilk bölüm evet kitaba bağlı ama ikinci bölümden sonra her şey değişiyor. Üçüncü bölümden itibaren kitaptaki referans noktaları sabit kalarak, sadece birinci sezon için söylüyorum, bambaşka bir hikâye anlatıyorlar. İkinci sezonda sadece karakterler var ve o yüzden ikinci sezonda bitirilmesinin kararını aldım. Buradan Ay Yapım toplantısına gideceğiz. Doğru olanı yapmak lazım, şu an kendi merkezinden çıktığı için amacına hizmet etmediği için devam etmesinin bir anlamı yok. Oturduğum yerden çok güzel para kazandığımız düşünebilir insanlar ama beni gerçekten yakından tanıyanlar ve anlayanlar bilsinler ki, benim amacım hiçbir zaman bir şey kazanmak olmadı. Bir şey yanlış gittiği zaman durdurmak için elimden geleni yapıyorum.

Bonus: Fi dizisindeki “Afife” aslında kim?

1902-1941 yılları arasında yaşamış olan Afife Jale, Türk tiyatrosunda sahneye çıkan ilk Müslüman kadın oyuncudur. 3 Nisan 1919 tarihinde, Hüseyin Suat‘ın Yamalar adlı oyununda, Emel rolü ile ilk kez sahneye çıkmıştır. Asıl ismi Afife olan sanatçı, bu oyunda “Jale” takma ismini kullanmış ve daha sonraları Afife Jale adıyla anılmaya başlanmıştır.

İçerik hakkında ne düşünüyorsun?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Görkem Barındık tarafından oluşturuldu

1993 yılında Ankara’da doğdu. Süleyman Demirel Üniversitesi Radyo ve Televizyon Programcılığı bölümünde ön lisans; Akdeniz Üniversitesi Gazetecilik bölümünde lisans eğitimini tamamladı. Akabinde Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Gazetecilik Ana Bilim Dalı'nda “Dijitalleşen Medya ve Yarattığı Yeni Şiddet Alanı: Dijital Şiddet” başlıklı tezini tamamlayarak yüksek lisans programından mezun oldu. Şu an hâlihazırda doktora eğitimi için hazırlanmaktadır. Hayatın sadece biyografik bilgilerin çoğalması için yaşanan anlardan ve kariyer için oluşturulan öz geçmişlerden ibaret olmadığına inanır. Araştırır. Okur. Bıkar. Güler. Yazmayı sever, hayat hakkında kritik yapmayı da… Yemek yer, sevdikleri ile paylaşır. Özellikle de hayvanlar ile… Her zaman bir şeylerin arayışındadır ama neyin arayışında, kendisi de bilmez. Aykırıdır. Öyle biridir işte…

Hindistan Eşkıyaları

IO