Filmin yönetmen koltuğunda 2010 yapımı Çakal filmiyle tanınan Alman asıllı Türk yönetmen Erhan Kozan oturuyor. 3 Ocak 2014’de gösterime giren Halam Geldi filminin senaryosunu Kıbrıslı gazeteci Evrim Kanpolat 1990’lı yıllarda bizzat tanık olduğu gerçek bir olaydan uyarlayarak yazmıştır.
Film, 50.Uluslararası Antalya Film Festivali’nde özel bir gösterimle galası yapılan ve Altın Portakal Sosyal Sorumluluk Ödülü’nü kazanmıştır. Günümüz Türkiye’sinin hala kanayan yarası olmaya devam eden çocuk gelinlerin ve akraba evliliğinden doğan engelli çocukların yaşamını konu ediyor. Aynı zamanda Kıbrıs Barış Harekatı’nın 40. yılına denk gelen filmde, Kıbrıs’ın kuzeyi ve güneyinde yaşanan sınır meselesi de en insani yanıyla işleniyor.

Halam Geldi (2014)
Öncelikle şunu belirtmek istiyorum; dünyanın en popüler film ve dizi platformu olarak kabul edilen IMDb’de şu an baktığımda Halam Geldi filminin puanı 7,2 olarak görünürken oylama sayısı 651 ile sınırlı kalıyor. Çoğu sinema ve dizi sevenler film veya dizi izlemeden önce IMDb platformuna girerek filmlerin veya dizilerin konularına dahi bakmadan direkt IMDb puanına bakarak izleyecekleri film veya dizilere karar veriyorlar. Buna istinaden herhangi bir sinemasever Halam Geldi filmini IMDb platformundan sorgulatarak izleyip izlemeyeceğine karar verebilir. Tahmin ediyorum ki 2014’de gösterime giren bir yapımın üzerinden 5 yıl geçmesine rağmen 651 gibi düşük bir oylama sayısında takılıp kalması ve bunun sonucunda 7,2 gibi ortalama bir puan alması filmin direkt bir önyargı sonucunda izlenilmemesine yol açacaktır.
Bu anlamda kendilerine böylesine kör bir yöntem geliştirmiş olan sinemaseverlerin bu tarzlarını değiştirmeleri gerektiğini düşünüyorum. Nitekim Halam Geldi filmini 7,2 puanına takılmadan izleyecek olan sinemaseverlerin filmin sonunda “Yuh ya! Bu filme bu puan çok düşük” diyeceklerini de garanti ederim.

Geleneksel toplum yapısına göz kırpan sahneler
Filmde gelenekselliğe göz kırpan birkaç sahne var. Öncelikle bunlardan bahsetmek istiyorum. Kız çocuklarının regl olduklarını açık bir şekilde hitap etmeleri kendileri için bir tehdit oluşturduğundan dolayı kendi aralarında bir şifreleme yöntemi geliştirmişlerdir. Çünkü kız çocuklarının regl olduğunu anlayan ebeveynler çocuklarını okuldan alarak zorla evlendirme yoluna gidiyorlar.
Nitekim filmin ismi Anadolu geleneğinde kız çocuklarının regl oldukları vakit kendi aralarında kullandıkları bir şifre olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin Huriye (Melisa Celayir) kardeşiyle birlikte Reyhan’a (Miray Akay) “halam geldi” mesajını göndererek regl olduğunu belirtmiş oluyor.
Bu da filmin geçmişten günümüze hala süregelen geleneksel toplum yapılarının mevcut olduğunu gösteriyor.

Huriye’nin regl olduğunu öğrenen Reyhan, Huriye’ye bir tokat atar
Huriye ise Reyhan’a bunu neden yaptığını sorduğunda “regl olunduğunda tokat atmanın bir gelenek olduğu” yanıtını alır. Bu anlamda film yine tipik Anadolu geleneğine göz kırparken bir yandan da eril zihniyete sahip olan toplumların yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Tam da bu noktada erkek çocuklarının sünnet edilmesini “erkeklik” diye tanımlayarak bayram havasında kutlamak, kız çocuklarının regl olduklarında bunu tokat atarak gelenekselleştirmek aslında çürümüş bir zihniyetin yansımasıdır.

Filmin diğer bir sahnesinde Huriye, kendinden iğrenir bir vaziyette Reyhan’a pis koktuğunu söyler. Bu anlamda geleneksel toplumların dayatmalarından dolayı kadınların regl olduklarında kendilerini “pis kokuyoruz, kirli hissediyoruz” vs. diye atfetmelerine neden olabiliyor. Bu dayatmaların en açık örneğini ise Türk Dili Kurumu internet sayfasında yer alan “kirli” sıfatının açıklamasında görebiliriz. Bkz. Kirli: “Aybaşı durumunda bulunan (kadın)”
Son olarak filmde yer alan ailelerin Diyarbakırlı olması ve töre kavramının geçmesi çocuk gelinler ve akraba evliliği gibi kavramların yalnızca bir toplum kesimiyle kısıtlandırılması düşüncesi ortaya çıkabilir. Ancak bu tür problemlerin aslında yalnızca bir toplumda değil, ataerkil toplum yapılarında daha yüksek oranlarda seyrettiğini söyleyebiliriz.

Birkaç anektod
Geleneksel toplum yapısına göz kırpan sahnelerin analizlerini yaptıktan sonra filmle ilgili birkaç anekdot daha paylaşmak istiyorum. Filmde Huriye’nin regl olduğunu öğrenen ailesi zaman kaybetmeden Huriye’yi okuldan alırlar. Bunun üzerine Reyhan’ın babası da kızının tek başına Rum okuluna gitmesini istemez ve okuldan kaydını almak için hastaneden akli dengesini kaybettiğine dair sahte bir rapor alır. Aldığı bu sahte raporu okul müdürüne götürür ve biraz da rüşvet vererek okul müdürünün tüm bu olanlara karşı susmasını ister.

Bu bağlamda gerek ücret karşılığında sahte rapor çıkaran doktor gerekse tüm bu olana yine rüşvet karşılığında sesini çıkarmayan bir okul müdürüyle karşı karşıyayız. Tam da bu noktada film aslında insanların ne kadar bencil olduklarını ve kendileri haricinde çevrelerine hiçbir şekilde duyarlı olmadıklarının da altını çiziyor.

Ayrıca devlet izni olmadan imam nikâhını gerçekleştiren imamların günümüzde halen var olduğunun da altını çizen film, “Devlet bu konuda izlemesi gereken politikalar üzerinde yeterli özeni göstermiyor mu? sorusunu da hatırlatıyor.
Sonuca giderken…
Günümüz Türkiye’sinde baktığımız zaman çocuk gelin ve çocuk istismarı, tacizleri tecavüzleri gibi problemlerin halen üst düzeyde olduğu görüyoruz. Bu tür vakıaların engellenmesi adına ise tam teşekküllü bir devlet politikasının olmadığını da ne yazık ki hatırlatmak istiyorum. Özellikle akraba evliliği problemlerinin de fazla olduğu Türkiye’de sırf mal mülk bölünmesin, akraba içinde ayıplanmak istememek gibi birçok absürt sebeplerden dolayı akraba evliliklerinin gerçeklemesi ciddi anlamda genetik hastalıkları da beraberinde getirdiği kaçınılmaz bir gerçektir. Ancak bunların farkında olarak göz göre göre halen akraba evliliğinde ısrarcı davranan toplumlar ne yazık ki var.

Göç, Kıbrıs sorunu, akraba evliliği, çocuk gelin ve ezilen kadının dramı gibi birçok konuya el atan bir yapımdır Halam Geldi! İzleyin, izlettirin!