Hollywood tarihi, neredeyse Amerikan sineması kadar eskidir. Özellikle de 19. yüzyılda bir devrim yaratan sinema daha sonrasında bu bölgede şekillenecek ve dünyayı derinden etkileyecektir. Eğer bu yolculuğa çıkmaya hazırsanız, gelin macera dolu Amerika’nın Hollywood tarihine bir göz atalım.
Hollywood hangi şehirde?
Hollywood tarihi konusuna göz atmadan önce, Hollywood nedir ve nerede yer alır ona göz atalım. Esasen Hollywood, ABD’nin Kaliforniya eyaletinin Los Angeles kentinde yer alan bir bölgedir. Bu bölge, zamanında bir emlak şirketinin Lee Dağı zirvesi üzerine “Hollywood Land” tabelasını asmasıyla farklı bir dünyaya evirilecekti. O dönemde sadece kendi reklamını yapmak isteyen emlak şirketinin bu tabelası, zamanla Hollywood sinemasının da bir simgesi haline geldi. Bunu kim bilebilirdi ki?
Elbette tabelanın ilk hali, günümüzdeki görünümü ile aynı değildi. Ahşap ve metal malzemeli tabela, Hollywood Land isminden ibaretti. 1923’te eklenen bu tabela, aslında geçici bir reklam tabelasıydı. Ancak zamanla buraya dolan film şirketleri nedeniyle tabela da sinema ile özdeşleşen bir hal aldı. Elbette kimse bu durumdan şikayetçi olmadı ve tabela uzun bir süre öylece kaldı. 1949 yılında tabelayı değerlendiren Hollywood Ticaret Odası, tabelayı koruma kararı aldı. Ancak tabeladaki “land” kısmı bu süreçte kaldırıldı. Sonuç olarak Hollywood tabelasının kısa geçmişi bu şekildedir.
Hollywood tarihi: İlk yıllar
1870’li yıllarda Hollywood, küçük bir topluluktan ibaretti. Burayı film merkezi haline getiren şey ise, ampulün mucidi Thomas Edison oldu. Zira New York’ta film çekmek için kendisine patent hakkı ödemek gerekiyordu. Ancak Los Angeles sınırları içerisinde Edison’un avukatları o kadar da etkin değildi. Sonuç olarak film şirketleri, merkezlerini Hollywood bölgesi içerisinde kurmaya başladı. Kısa sürede büyüyen Hollywood, 1903 yılında belediye halini aldı. Akabinde Los Angeles bölgesi ile birleşti ve büyük bir film endüstrisinin de başlamasına neden oldu.
Hollywood ilk film stüdyosu: Centaur Co.
Hollywood tarihi aslında buradaki ilk film stüdyosu ile şekillenmeye başladı. 1911 yılında kurulan Centaur Co. adındaki film stüdyosu, Western olarak da bildiğimiz vahşi batı filmleri çekmek adına kuruldu. Elbette kısa bir süre içerisinde diğer pek çok şirket de burada yerini aldı. Ancak dikkatinizi çekmek isteriz ki o dönemde “Hollywood tabelası” henüz inşa edilmemişti. Yani Hollywood’un film endüstri merkezi olmasındaki neden bu tabela değildir. Tabela sadece tesadüfen bir simge halini almıştır. Esas neden, o dönem meydana gelen yasal sorunlar ve aynı zamanda Hollywood bölgesinin film çekimi için oldukça uygun koşullar taşımasıdır. Zira Hollywood, film çekmek adına geniş araziler ve güzel bir hava sunuyordu film şirketlerine. Sonuç olarak buradaki ilk film şirketi ile diğer şirketler de yaygınlaşmaya başladı.
Hollywood neden sinemanın simgesi oldu?
Elbette bu duruma pek çok neden etki etmiştir. Daha önce de belirttiğimiz gibi, Hollywood bölgesi ilk başta gayrimenkul sektörüyle ünlenmiştir. Daha sonrasında yaşanan patent sorunları, insanların New York’tan uzaklaşıp burada film çekmesine neden olmuştur. Elbette zamanla bu Hollywood tabelası da ün kazanmaya başladı. Ancak arada birkaç yıl fark olmasını gözden kaçıran insanlar, Hollywood tabelasının sinema sektörü için eklendiğini zannetmektedir. Bu durum tamamen şehir efsanesidir.
Hollywood’un ilk filmleri
1910’lu yıllarda ünlenmeye başlayan Hollywood sineması, pek çok ilke de imza atmıştır. Örneğin Hollywood’un ilk uzun metrajlı filmi olan The Squaw Man / Kızılderili Beyaz Adam 1914’te vizyona girmiştir. Bu film çok beğenilince, ikincisi de 3 yıl aradan sonra beyaz perdede hayat bulmuştur. Tabii bu yıllar, ilk film örneklerine de ev sahipliği yapmaktadır. Hollywood’un ilk filmi ise In Old California’dır. Bu film, 1910 yılında çekilmiştir. Elbette bir yıl içerisinde çekilen film sayısı, bir elin parmakları kadardır. Bu nedenle pek fazla film örneğine bu dönemde rastlanamamaktadır. Esas devrim, 1920’li yıllarda meydana gelecektir.
1920’li yıllarda, sinemada bir devrim başlar. Bu devrim, sesli filmlerin yayınlanmasını ve sinemanın da büyük bir ivmeyle yükselmesini sağlar. İşte tam bu yıllar, sinemanın sektör haline geldiği yıllardır. İlk film yarışmaları, ilk Oscar Ödülü töreni (1929), ilk film arşivi, ilk Türk kadı sinema oyuncuları ve televizyonda gösterilen ilk film (1929) bu dönem içerisinde meydana gelir. Bundaki en büyük neden, Birinci Dünya Savaşı sonrası barış içerisinde geçirilen birkaç seneden kaynaklanmaktadır. Savaş sonrası film endüstrisine büyük bir ilgi duyulması hem film teknolojisinin gelişmesine hem de Hollywood’un büyümesine katkı sağlamıştır.
Hollywood tarihi: 1930’lu yıllar
1930’lu yıllar, önceki dönemlere göre daha büyük bir ivmeyle sinema sektörüne katkı sağlamıştır. Bu dönemde sesli sinema filmleri ilk defa renklendirilmiştir. İlk renkli filmlerin başında ise The Ten Commandments filmi gelmektedir. Akabinde, bir Disney filmi olan The Theree Little Pigs kısa filmi ve La Cucaracha filmi yayınlanmış ve renkli filmler büyük bir ilgi görmüştür. Tamamen renkli sinemaya geçiş ise, 1935 yılındaki Becky Sharp filmi sayesinde olmuştur.
Elbette bu dönem içerisinde film teknolojisi geliştiği gibi, sinemaya olan ilgi de artmıştır. Bunun sonucu olarak, Oscar Ödül töreni de büyük bir ilgi toplamaya başlamıştır. İlk Oscar Ödülü törenine sadece 250 kişi takılırken, 1930’lu yılların sonunda binlerce kişi katılmaya başlamıştır. Aynı zamanda ilk büyük reklam kampanyası da 1939 yılında gerçekleştirilmiştir. Aynı yıl, Oscar Ödül töreninde ilk defa siyahi bir oyuncu Oscar’ı kazanmıştır. Hattie McDaniel isimi siyahiye ödülü getiren film ise Gone with the Wind / Rüzgar Gibi Geçti isimli uzun metraj filmidir. Bu film aynı zamanda Oscar’ı alan ilk renkli filmdir.
Hollywood tarihi ve Oscar ödül törenleri
Yukarıda kısa bir değindik Oscar’a… Ancak tüm hikaye bundan ibaret değil. 1940’lı yıllar, Hollywood sineması açısından da bir altın çağ niteliğindedir. Zira bu dönemde, radyodan ilk defa Oscar ödül töreni yapıldı. 1944 yılındaki bu gelişme, Oscar’ın ülke ve dünya çapında tanınmasının da yolunu açtı. Yaklaşık 13 yıl sonra, yani 1953’te de ilk Oscar ödül töreni televizyondan canlı olarak yayınlandı. Bu yayın elbette siyah beyazdı. İlk renkli yayın ise 1966 yılında yayınlandı. Daha sonra Oscar ödül töreni, her yıl yayınlanacak bir gelenek haline gelmeye başladı.
Hollywood’un karanlık tarihi
Elbette bu anlattıklarımız kadar, bir de Hollywood’un karanlık bir yüzü bulunmaktadır. Bunun için, tekrar geriye dönmemiz gerekecek. İlk olarak, 16 Eylül 1932 tarihine dönüyoruz. Bu tarihte, Hollywood’un “H” harfi üzerine çıkan oyuncu Peggy Entwistle kendisi aşağı atarak intihar etti. Hollywood’da istediği başarıyı yakalayamayan oyuncu, bir film seti sonrasında buraya gitti ve kendini aşağıya bıraktı. Cesedi ise tam 2 gün sonra bulundu. Bu durum, Hollywood tarihi açısından üzücü pek çok olayın da başlangıcı oldu. Zira Hollywood, Amerikan rüyasının da bir temsili haline geldi ve nice oyuncular, burada istediklerini bulamayarak yaşamlarına son verdi. İstediklerinin fazlasına genç yaşta erişenler ise, bu şöhrete dayanamayarak yaşamlarına son verdi. Elbette her birini burada anmamız mümkün değil, ancak Peggy Entwistle, Hollywood tarihinin acı tarafının bir simgesi haline gelmiştir.
İkinci Dünya Savaşı sonrası Hollywood tarihi
Hollywood tarihi aslında İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra farklı bir boyuta evrilmiştir. Zira savaş sırasında sosyalleşmeye mahrum kalan insanlık, savaş bitince filmlere eskisi kadar ilgi göstermemeye başladı. Zira savaş, Amerikan halkının serbest zaman alışkanlıklarını da değiştirdi. Bu durumun önüne geçmek isteyen Hollywood, hemen aksiyon aldı ve arabalı sinema salonları inşa etmeye başladı. Akabinde bu salonlar, alışveriş merkezlerinde de yer buldu. Ancak televizyonun yaygınlaşması, o 1950 ve 60’lı yıllarda sinemaya olan düşük ilginin böyle seyretmesine neden oldu. Daha sonra film çekimi maliyetlerinin ekonomikleşmesi ve sinemanın sosyalleştirici etkisi, Hollywood’un tekrar can kazanmasını sağladı.
Bu yıllardan sonra Hollywood tarihi gelişimi belirli bir ivme ile büyümeye devam etti. Günümüzde ise milyon dolarlık filmler, milyar dolarlık hasılatlar yapıyor ve günümüzde milyonlarca insanı peşinden sürüklüyor. Thomas Edison’un bu konudaki katkılarını ise unutmamak gerekir. Zira Edison, 1889 yılında kinetografi keşfetti ve ilk film görüntüleme makinesinin ortaya çıkmasıyla film sektörü de günümüzdeki halini aldı. Ek olarak kendisi, ilk film şirketinin de sahibidir. O yıllardan bu yana değişmeyen şey ise, sinemanın hala toplumu derinden etkileme özelliğe sahip olmasıdır. Geçmişte propaganda aracı olarak da kullanılan sinema, günümüzde ise toplumları peşinden sürükleyen bir unsur haline gelmiştir.